Caligula etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Caligula etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Eylül 2023 Salı

1500 yıllık Germanica antik Roma kenti, Caligula ve Kahramanmaraş

 

Germanicia Antik Kentti

Germanicia, günümüzde Kahramanmaraş’ta bulunan antik Roma kentidir. 2007 yılında kazı çalışmalarına başlanan kent mozaikleri 2018 yılında gün ışığına kavuştu. 

1500 yıldan bu yana toprağın altında keşfedilmeyi bekleyen antik kente adını veren Roma İmparatoru Gaius Julius Caesar Augustus Germanicus’u yani nam-ı diğer Caligula’nın yaşamına kısaca göz atmaya ne dersiniz…

Caligula 

Germanicia kentine adını babasının adını veren Roma’nın en kanlı imparatoru Caligula ise M. S 12’de doğmuştur. M.Ö 15- M.S 19  arasında Roma yönetiminde etkin olan General Germanicus Julius Caesar Claudianus, Julios Claudion Hanedanı mensubudur. M.Ö 9 yılında babasının Germania’da (Almanya) kazandığı zaferin onuruna Caligula’ya Germanicus lakabı verilmiştir. Germanicus M.S 18 yılında uyuşuk Roma İmparatoru Tiberius tarafından Asya’ya gönderildi. Kapodokya ve Kommagene krallarını yenerek bu bölgeleri Roma eyaletine dönüştürdü. Tiberus M.S 19 yılında öldü. Kaynaklara göre onu yatağında yastıkla boğarak öldüren Caligula’nın kendisidir.

Caligula, ünlü General Germanicius Julius Caesar Cladianus’un oğlu olarak Gaius Julius Caesar Augustus Germanicus adıyla doğdu. “Küçük Asker Çizmesi” anlamındaki “Caligula” ismi, çocukluğunda onu çok seven askerler tarafından ona bir lakab olarak takıldı. Caligula (Gaius) 38 yılında Kommagene Krallığı’na getirdiği Antiokhos’u 3 yıl sonra tahttan indirdi. Bu olayın sonrasında da Alman koruması tarafından kanlı bir suikast sonucu öldürüldü. M. S. 41 yılında Caligula’nın yerine Tiberius Claudius Caesar Augustus (dayısı) Germanicus çıktı.

Çılgın İmparator Caligula M. S. 31’de Roma’nın tahtına oturuyor. İkitdarının ilk yıllarında oldukça cömert, yasaları yumuşatan ve ülkeye refah sunan bir imparator portresi çizer. Onun ve Roma’nın sonunu hazırlayan süreçte insanları büyük bir hevesle öldürülüyor, asilzade kadınlara tecavüz ediyor. Zenginler soyuluyor ve asılıyor. Caligula’nın atı hükümetin lideri gibidir ve senatoya atanmış bir senatördür. Roma’nın geleceği rehin tutuluyor, gerçekliğin kendisi ele geçirilmeye hazır ve her yerde Caligula’nın kulakları vardır. Ve Caligula Aşk tanrıçası gibi giyinerek kendisini halka farklı bir persona ile sunarak şarkılar söyler. Sirk (panayır) gösterileri düzenletir.

Caligula ismi kendisine, Roma lejyonerleri tarafından giyilen kaligalara atıfta bulunarak “küçük asker çizmesi” anlamına da gelir. Caligula’nın bu lakaptan nefret ettiği de ifade edilir tarihçiler tarafından…

Caligula’nın Roma İmparatoru olduğu sonraki (M.S 31- M.S 41) yıllarda sadizm, zulüm, müsriflik ve cinsel sapkınlığıyla tanınan bir canavar olduğunu gösteriyor gibi görünüyor (bazı kaynaklar şüpheli olsa da). Yine tarihçiler onun epilepsi hastası olduğunu ve sık sık nöbetler geçirdiğini de iddia etmektedir. Ancak Thomas Hobbes’in Leviathan eserinde halkına zulüm eden Roma imparatorlarının mezarlarının bilinmeyecek bir yere yapıldığı ve imparator adına yapılan heykellerin yok edildiği yönündedir. Ziyadesiyle kötü imparatorları adlarını tarihten silmeye çalışırdı Roma devleti ve halkı…

Edebiyat Tarihine Adını Kanlı Bir Diktatör Olarak Yazdıran İmparator

Fransız yazar Albert Camus’un tiyatro oyunu olarak kaleme aldığı eseri “Caligula” zihinsel tiyatro oyunu içinde oldukça etkili diyebilirim. Anlam konsantrasyonu, düşünmeye zaman bulabilmek ve en önemlisi bazı anlarda dayanılmaz duygularla baş edebilmek için üretime ara vermenizi gerektirir. Güldüm, ağladım, dehşete düştüm, hayran kaldım ve hem estetik hem de entelektüel zevk aldım. En başında şöyle düşünmeyi başaracaksınız: “Sahnede olacaklara seyirci daha fazla dayanamayacak.”

Kısaca kitabın özeti şöyledir: “Caligula”nın tarihsel anlatısını daha detaylı olarak kitaptan okuyabilirsiniz. Caligula hayalperest, idealist, vicdanlı ve eğitimsiz, genç Roma imparatorunun ellerinde kukla olması için çevresinin tam da ihtiyacı olan figürdür. Baldızı Druzilla ölür ve Caligu’la da bu ölümün ona verdiği acıdan dolayı evrenden intikam almaya başlar. Savaşları ateşleyen, çevresini yok eden bir diktatör doğar.

Kitabı okuduğunuz da ve Caligula’nın hayatını biraz araştırdığınızda “diktatör pişirmenin tarifi nedir?” sorusunu soracaksınızdır kendinize… Eğitim eksikliği, kendi haklarına inanç ve her şeye gücü yeten. Böylece çocuğunu sonsuz seven, ona her şeye izin veren, kendine olan sevgisini kaybetme korkusuyla, dünyanın kaprislerini yapmak zorunda olduğuna inanan bir canavar yetiştirir.

Roma İmparatorluğu’nun hazinesi bomboş ve Roma heybetini kaybediyor. Caligula bir çıkış yolu bulur. Mal sahibi olan herkesin soyundan gelen mirasçılarını mahrum eder ve mülkü devlet yararına yeniden yazar. Ve sonra isim listesi hazırlanarak bu mülk sahipleri tek tek öldürülüyorlar ve Roma’nın refahı böylece arttırılmış oluyor. Mantıklı, adil ve her şey yüksek amaçlar Roma uğrunadır.

“Roma İmparatorluğu’nda özgürlükle yalnızım. Sevinin! Sonunda size özgür olmayı öğreteceğim! Herkese eşitlik hediye edeceğim.”

Roma da olduğu gibi birçok imparator sınırsız güce sahiptir, ancak Caligula bu gücü kısıtlamadan ilk kullanan imparator olmuştur. Mal mülk Patrislilerden alınıyor, eşler devlet evlerine veriliyor, çocuklar öldürülüyor, ama üç yıl önce saf bir senatör Caligula’nın yönetilmesi bu kadar kolay olacağından eminlerdir.

Caligula kibar olduğunu düşünüyor, “mantıksal” olarak daha fazla insanı öldürebileceğini düşünüyor ama öldürmez, bu yüzden onlara hayat verdi. Halkı doyurmak için açlık ilan ediyor. Sevdiğine zehir verir, onu öldüreceğini önceden uyarır, ölmeye hazır olduğunda ise şaka yaptığını, ilaçtır, zehir değil, demiştir.

Benim için bu performans Roma İmparatorluğu ile ilgili değildi, hatta Hitler, Stalin ve Putin ile ilgili değildi. O, dünyaya hükmetmek ve tam teslimiyet isteyen her bireyin içindeki canavarla ilgilidir. “Hepsi benim yolum!” Canavar kendini tanrıya taklit eder, öldürmeden hayat verir. Netice de her insanın içinde tanrısal bir melek bir de şeytani canavarın olduğunu yaşamıyla göstermiştir Caligula.

İnsanın geliştirmeye çalıştığı ideal “Benlik”, tam olarak bu mümkün hepsi Caligula’ya göre bu evrenin bilgisi değil, kendisine uyma zorunluluğu, kendine din icat edip etrafındakileri kendine tapan kölelere dönüştürmektir.

Caligula: “Yaşıyorum, öldürürüm, yaratıcının gücünün bir şakaya çarptığı yok edicinin tüm gücünün sarhoşluğunu onaylıyorum.” Mutlu olmanın anlamını ötekini yok etmekte olduğuna kendisini inandırmıştır. “İşte mutluluk, beklenen kurtuluş, dört bir yanımdaki saygısızlık, kan ve nefret, tüm hayatını sürdürebilecek bir insanın eşsiz mahremiyeti, cezasız cinayetin muazzam sevinci, insan hayatını ezen acımasız mantık.” Kitap Caligula’nın durdurulması için yalvarmasıyla bitiyor, zaten yapamaz.

Caligula, insanlığın kendi iç cehennemime inmiş imparator olarak ona körü körüne itaat etmeye, onun deliliğine, zalimliğine dehşete düşen Roma halkı sonunda pişman olur ve onu öldürürler.

Freud ve Kant İlişkisi

Sigmund Freud, İmmanuel Kant'ı derinlemesine incelemişti ve Kantçı aşkın idealizm teorisini, psikanalitik deneyimin temellerini değerlen...