Çiçekler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Çiçekler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Ocak 2016 Pazartesi

Renkler

Hangi çiçek diğerini “sarı açtı” diye ayıplar?
Hangi kuş “farklı ötünce” diğerine yasak koyar?
Derisinden, dilinden ötürü öldürülüyor insanlar?
Ah insanlar, Her şeyi bulup kendini bulamayanlar…der Charles Bukowski
İlk kar yağdığında tatlı, yumuşak ama renksizdi. Aşağılarda vadide yeni otlar binlerce renk içindeki çiçeklerle birlikte çayırları yeşile bürüyordu. Kar gözlerini bu güzelliklerden alamıyordu. Kendi renksiz anlamsızlığından yakınmaya başladı. O da bu güzel renklerden bir kaçıyla süslemek istiyordu.
Birgün ottan şu ricada bulundu:
"Ot, bana biraz yeşil renginden ver. Çok hoşuma gidiyorsun. Sana benzemek istiyorum"der
Ama ot buna yanaşmaz da yumşamaz da...
Kar ormanda bir yabangülünün yanında durdu. "Güzel yabangülü", diye rica etti ona, "bana biraz renginden ver. Senin gibi pembe olmayı çok istiyorum." Ancak yabangülü de hiç etkilenmedi. Her geçtiği yerde aynı ricada bulundu. İrmak kıyısındaki düğünçiçeğine parlak sarı rengi için, unutmabeni çiçeğine gök mavisi için, menekşeye moru için, yamaçtaki karanfil canlı kırmızı için. Ricalarına karşın hiçbiri onu duymadı. Çiçekler renklerini saklamışlar.

Kıskançlıkta koruyordu. Kar derin bir acı duydu. Tüm çiçeklere kin besledi. Böylece onlar onun buz gibi soluğundan korkar oldular. Bir gün çayıra uzanıp uzun süre uyudu. Soğuk paltosunun altındaki bitkiler titredi, güzel rengini yitirdi. Çiçekler iz bırakmadan kayboldu. Tam bu esnada topraktan büyük bir gürültü duyuldu. Hafifçe kenara çekildiğinde, bir çiçek topraktan çıktı.  "Burada ne arıyorsun?" diye soğukca ses tonuyla sordu kar. Çiçek beyaz çanını çaldı: "Ah! Dünyaya geldim sonunda. Bu donmuş topraktan geçen bir yol açmak için ne kadar çaba harcadığımı bilemezsin!" Bu küstah çiçeğe şaşıp kafası karışan kar biraz eridi, sonra bütün cesaretini toplayıp şöyle dedi: "Gördüğüm en saf renge sahipsin. Bana da bir parça renginden vermeyi kabul edermisin!"
"Al öyleyse", diye onayladı çiçek. Birbirimize benzeyen iyi ilişkiler kuracağız. Ama biraz kenara çekil de yeterince benim de yerim olsun. Kar seve seve Söyleneni yaptı, beyaz renkten biraz aldı. İnsanlar da çiçekler gibi doğar, büyür ve ölür... Bu ritüele binmiş dünya geleneğidir. Dünya varolalı bir sistemin içinde herkes bir şey olman gerektiğini veya birine benzemeni söylüyor olacak, fakat hiç kimse sana kendin olmanı söylemiyecektir. Makinemsilik bu olmalı daha kendini bulamayan da Adem'den bu yana insan değil midir...Tornadan çıkmış küçük çicekler gibi insanlık...Bir gün, düşlemeyi bilen dünya toplumu olacak; sevgi dolu, düşlemeye yetecek kadar zengin ve düşlediği için ebediyen zengin kalacak bir insanlık olacak.
Bu katlanılmaz olsa da, insanlıkla ilgili bir gerçeği anlamamıza sebep olan her şey daima iyidir. Renkler, farklılıklar güzeldir.

Freud ve Kant İlişkisi

Sigmund Freud, İmmanuel Kant'ı derinlemesine incelemişti ve Kantçı aşkın idealizm teorisini, psikanalitik deneyimin temellerini değerlen...