Elsa Triolet, Rus asıllı Fransız romancı. Moskova'da 1896
yılında doğmuştur. Romanlarında toplumsal konuları işler. 1944 yılında Fransız
edebiyetının önemli ödülü Goncourt'u alır.
Başlıca eserleri: Avignon Aşıkları,
Mayakvoski, Bin Pişmanlık Naylon, Ruh, Yabancıların Randevusu, Veresiye
Güller ve Beyaz At, eserleri arasındadır.
Elsa Triolet, hayatında aldığı yaralar
nedeniyle her şeye sorgulayıcı gözle bakar. Sanata da taraflı gözle bakar. Ve
şöyle der: '' Bir sanatçı her türlü sömürenin, baskının ve geriliğin düşmanı
değilse gericidir.'' Bu nedenle yazarın açık dille, yalın yazmasını savunur.
Yazılanları sıradan insan anlamalıdır. Kendi üslup anlayışını şu sözlerle
özetler:
'' Açık seçik yazıyorum. Hemen ayrımına
varılacak olanın içinde kalıyorum'' der. Triolet, yazmanın eylemine aynı
zamanda kattığı sözcükler basit gibi görünse de sade bir felsefe dilini de yansıtır: '' Üslup
yazılan şeyin giysisi değil, derisidir; onu çıkarmak yazıyı soymak değil,
derisini yüzmektir'' der. Hemen daha basite indirerek, '' Halk yazarı, eskinin
büyücüsü gibi hastaları, cinlerin ellerinden kurtaran ya da bugünün
psikanalisti gibi kütleyi sebebini bimediği acılardan kurtarmaya çalışan
kimsedir.''
Elsa Triolet'in hayatı Rus şair Mayakovski
ile kesişmesiyle değişime uğrar. Kim bilir? Belki de bu nedenle toplumsal
romanlara imza atmıştır...
On yedi yaşında olan Triolet'le 1913 yılında
Mayakovski tanışırlar. Büyük bir aşk başlamıştır. Triolet'in büyük kız kardeşi
Lili Brik'le, Mayakovski ile 1915 yılında karşılaşırlar. Bu büyük aşkın bitişinin ayak sesleridir. O sırada büyük kız kardeşi Lili Brik
1912'de Ossip Brik'le evlenmiş ve yaşamaktadır. Elsa Triolet, Mayakovski
ile birlikte Lili- Ossip'in evine gelir. Dört kişinin bulunduğu odada
Mayakovski gözlerini Lili'ye dalgın dalgın dikerek ünlü eseri, '' Pantolonlu Bulut''
şiirini okumaya başlar:
''Umurumda mı benim
Ha yüreğim demirden olmuş,
Ha tunçtan olmuş bedenim.
Boğulmak isteniyor gümbürdeyişi
dişi
ve yumşak olanla gece''
ve şiir bittiğinde
Mayakovski sayıklar gibi okuduğu coşkulu şiir üç kişinin hayranlık bakan
gözleri önünde Lili'nin yanına gider, '' Bu şiiri size adayabilir miyim?'' diye
sorar ve yanıtı beklemeden şiir defterini açıp ''Pantolonlu Bulut'' şiirinin
başına yazar: Lili Brik'e...
Mayakovski'nin gözlerindeki aşkı üç kişide
görür. Elsa'nın kendisi; Ossip'in, Lili'yi kıskanabileceğini düşünmez.
Elsa, ara vermeden duygularındaki kıskançlık ve çelişkiyi Mayakovski'ye mektubunda ifade eder: '' Ne yazık, bana öyle geliyor, siz hala bir yabancısınız ve ben sizin için hiç de önemli değilim... İnanmak güç ama şimdi öyle işte. Lili'yle ortak bir dostluğumuz yok.'' Elsa için ayrılık çanları çalmaktadır. Elsa, Fransız süvari subayı Andre Triolet ile evlenir, fakat sonra boşanır. 1928 yılında Fransız yazar Louis Aragon ile tanışır. O dönemde de Aragon hayattan bıkmıştır. Elsa ile karşılaştığında kendi durumun-duygusunu şu dizelerle ifade eder:
''Beni bulduğun o gece çam deviren bir söz gibiydim
Geceleri ahırlarda geçiren bir serseri
Bir köpektim tasmasında sahibin adı yazılı
Öfke ve gürültülerle dolu başka çağların adamı.''
Elsa, Aragon için hayata başlamanın anlamı olur.
Aragon bunu itiraf eder:
''Hayatım ancak seninle başlıyor.'' der
Kırk iki yıl birlikte sanatta üreterek yaşarlar. Elsa kendi adına yazılmış şiirleri duyarak ölür.
'' Bir büyük sır söyleyeceğim sana
Beceremem ben sana benzer zamandan söz etmeyi
Senden söz etmeyi beceremem ben
İnsanlar vardır hani istasyonlarda
El sallayan tren kalktıktan sonra
Yeni ağırlığıyla gözyaşlarının
Kolları yana düşer onlara benzerim ben''
Mayakovski'nin acısını, romanlarında hissedersiniz.
Alıntılar: Elsa Triolet, Kara Fabror Volodja
Vlademir Mayakovski, Mektuplar, Berfin, 1997