Napoleon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Napoleon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Ocak 2016 Pazartesi

GELECEK, GEÇMİŞİN YANSIMALARIDIR

Napoleon Bonaparte Fransa'ya bağlanmış Korsika Adası'nın Ajaccio kasabasında 15 Ağustos 1769'da doğar. 1779'da Brienne Askeri Okulu'na girer. 1785'te üstteğmen olur. Yirmi dört yaşında general rütbesine erişir. 7 Ekim 1795'te Paris'te isyan çıktığında Kara Kuvvetleri Kumandanı olarak isyanı bastırır. 9 Ekim 1795'te hükümet Paris ve çevresindeki bütün silahların edilmesi kararını alır. Bu kararın en önemli getirisi Napoleon'a aşkı getirmesidir. Evet. Savaşların güçlü kumandanın aşk çemberinde gücünü gösterememiştir. Girdiği savaşlar kadar da hayatına kadın girmiştir. En önemlisi tutkuyla bağlı olduğu Josephine'dir.
Aşkla bağlanabildiği bu kadın 1763 yılında doğmuş olan Josephine 1779'da zengin Beauharnais ile evlenir ve Paris'e taşınırlar. Bu evlilikten iki çocukları olur. Bu evlilik uzun sürmez 1785'te ayrılırlar.  General olan Baurharnais 1794'te öldürülür. Josephine genç, güzel, çok şık giyinen kadındır. İki çocuğuna bakmak zorunda olan Josephine devlet yöneticilerinden dostluklar edinerek rahat yaşam sürer. Hükümetin önemli kişilerinden olan Barras'ın sevgilisidir. 9 Ekim 1795'te Napoleon'un 'silahların teslim edilmesi kararını'  çıkarttığında, Josephine'in on dört yaşındaki oğlu, Napoleon'un huzuruna çıkarak öldürülmüş babasının kılıcını teslim etmeme izni ister. Napoleon bu isteği kabul eder. Gösterilen bu anlayışa Josephine teşekkürlerini sunmak için Napoleon'un huzuruna çıktığında geçmişi geleceğe, geleceği geçmişe bağlayan aşk tohumları toprağa düşmüştür.
Napoleon Josephine kalbini gösterir. 1795'te kalemi kaptığı gibi aşk mektubunu kaleme alır: ''Seninle dopdolu uyanıyorum. Yüzün dün akşamın o insanı sarhoş eden anısı duyularımı bir an bile rahat bırakmadı. Tatlı ve eşssiz Josephine, kalbimde ne garip etki yaratıyorsunuz siz!'' yazar. Bu Napoleon için yeterli değildir. Aşkını güvene almak ister. 1796'da tanışmalarından beş ay sonra Mart ayında resmi olarak evlenirler. Josehine 33 yaşında, Napoleon 27 yaşındadır. Evliliğin hemen ardından Napoleon  İtalya'ya doğru yola çıkar. Mart 1796'lı tarihli mektubunda şöyle seslenir Josephine: '' Ruhum üzgünüm: Yüreğim köle olmuş ve hayal gücüm beni korkutmakta. Beni az seviyorsun. (...) Bir gün gelecek artık beni hiç sevmeyeceksin; söyle bana bunu; hiç değilse acıyı hak etmeyi başarayım...'' sözleriyle güvene almaya çalıştığı evlilikten ilk şüphe kıvılcımlarını yakmıştır. Yine aynı mektupta şöyle seslenir Josephine: '' 'Seni daha az seviyorum' diyeceğin gün, aşkımın ya da yaşamımın son günü olacak.'' Napoleon sevildiğini duymak istemektedir. Her sevgide olduğu gibi, kendi benliklerine güvenlerini, sevdiğinden gelecek sevgi sözleriyle güçlendirmek, yüceltmek isterler. 

Gerçek olan sevgide karşı tarafı konuşturabilmenin bir yöntemi de tersinden konuşmaktır: sevdiğini bildiği halde sevilmediğini söylemektir. Josephine'de gizlice bu taktiği  Napoleon'a uygular. Josephine yazdığı mektupta sevilmediğini söyler. Napoleon sevgisine inandırmaya 1796 Nisan mektubunda Josephine inandırma çabalarını şöyle kaleme alır: '' Saadetim, senin mutlu olman; sevincim senin neşeli olman;zevkim, senin zevk içinde yaşaman. 

Hiç bir kadın böyle bir bağlılıkla, böyle bir ateşle, böyle bir aşkla sevilmemiştir.'' Josephine'den uzakta olan Napoleon bu mektupla da yetinmez. Aşkını ispat etmeye çalışır. Sevgi savunusunu da savaşlardaki cephelere benzetir. Geniş bir cepheye yayar. En iyi savunma aracı saldırıdır. Alınganlık temeline oturmuş eleştirel saldırı, karşı taraftan hem ilgiyi isteme, hem onunla ilgilendiğini göstermeyi amaçlar. Sonuçta insan doğasında olduğu gibi hiç bir varlıkta önemsemediğini eleştirmez. İnsan önemsediğini eleştirir. Kadınların ruhunun altında bu yatar. Napoleon az mektup yazdığını, kıskançlık duygularını yansıtarak karşı saldırıya geçer: ''Hayatım, nasıl mahzun olmayayım? Senden mektup yok; ancak dört günde bir mektubunu alabiliyorum, halbuki beni sevseydin günde iki defa yazardın; tabii, sabahın onunda ziyaretine gelen sayın baylarla gevezelik etmek, sonra gecenin birine kadar oturan bir sürü uçarı çapkının saçmalarını dinlemek lazım.(...) Josehine, sen benim için anlaşılmaz varlıksın...'' Bu mektup Josephine'yi yaralar Napoleon'a üzüntülerini belirten mektup kaleme alır Mayıs 1796. Napoleon iyi bir aşık olduğunu göstermek için avutucu sözler yazar: ''Çok değiştiğimi yazıyorsun bana. Mektubun kısacık, hüzünlü ve titrek bir yazıyla kaleme alınmış. (...) Ah! Köyde kalma sakın. Kentte ol. Eğlenmeye çalış. Ruhum için, senin keyifsiz ve üzüntülü olduğunu düşünmekten daha gerçek acılar bulmadığına inan.(...) Neşelen, memnun ol ve benim mutluluğumun seninkine bağlı olduğunu bil. Eğer Josephine mutlu değilse, eğer ruhunu hüzne, bezginliğe terk ediyorsa, demek ki beni sevmiyor.'' sözleriyle hem teselli eder, hem karşı savunmayı aşk cephesinde  yaymaya devam eder. 
Napoleon, Josephine'i Milano'ya davet eder ama Josephine, söz verdiği tarihte gelmez. Mektup da göndermez. Napoleon'un yüreğinden çıkmayan şüpheler ateşlenmiştir. Josephine'in onu sevmemektedir, belki de başka birini buldu diye düşündüğü kalbini masaya yatırdığı otopsi dönemlerine girer. Geçmiş gözden geçirilmelidir. Önceden fark ettiği ama önemsemediği görmemezlikten gelinen ne varsa otopsi masasındadır artık...
''Bana öyle geliyor ki sen seçimini yaptın ve benim yerime koymak için kime başvuracağını biliyorsun. Sana mutluluklar diliyorum, elbette vefasızlık mutluluğa ulaşabilirse... İhanet demiyorum...Sen beni asla sevmedin. (...) Benim mutsuzluğum seni az tanımış olmak. Seninki de beni, çevrendeki erkeklerden biri olarak yargılamış olmak.'' sözleriyle kaleme alır.

Napoleon, güvenmediğini şüpheli duygularını yansıtır Josephine.  Aynı mektubun sonuna doğru ise: ''Elveda Josephine, Paris'te kal, artık bir daha yazma bana ve en azından sığınağıma saygı göster. Binlerce hançer kalbimi parçalıyor. Sen de onları daha derine batırma. Elveda, mutluluğum, yaşamım, yeryüzünde benim için varolmuş olan her şey.''  Artık sevilmediği duygusuna kapılan hezeyan yaşayan Napoleon üstünde geçmiş izleri yeniden canlanmıştır. Josephine'i, Napoleon'a çeken aşk değil gücü içindeki iktidar, zenginlik, ihtişam önemli rol oynadığı düşünülebilir...Josephine'in hasta olduğunu bir kaç gün sonra Milano'da haber alan Napoleon'un şüpheleri, geçmişin izlerini ortadan kaldırır. Sevgisini yeniden canlandırır. Haziran 1796'da kaleme aldığı mektupta içine kapıldığı duyguları affettirmek istercesine şöyle kaleme alır: ''Duyduğum ıstırap yüzünden belki sana çok acı şeyler yazdım. Eğer mektuplarım seni üzdüyse, yaşadıkça teselli bulamam.(...) İşte o zamandan beri anlatılmayacak haldeyim! (...Her şeyden önce sana yazdığım çılgın, saçma mektuplardan dolayı beni affet. İyileştiğin zaman göreceksin ki, ruhumu yakan ateş bana yolumu şaşırtmış. '' yazar ama bu duyguları çok uzun sürmeyecektir. Kıskançlık duyguları yine kapısını çalacaktır. Ekim 1796'da şöyle seslenir Josephine: '' Mektupların soğuk, tıpkı elli yaşı gibi. On beş yıllık evliliğe benziyorlar. (...) Beni sevmemek mi? Eh! Zaten bunu yaptınız! Benden hoşlanmamak mı? Eh, bunu da ben dilerim. Her şey küçük düşürür insanı, tiksinme dışında.''  

Napoleon sevgisi nedeniyle küçük düştüğünü, karşılık almakta zorlandığını anlamıştır. Bir sonraki mektubunda Kasım 1796'da şöyle seslenir Josephine: ''Artık seni hiç sevmiyorum; aksine nefret ediyorum. Kötüsün, beceriksizsin, anlayışsızsın, tam bir külkedisisin.'' yazar. Josephine iktidar, güç, servet isteyen bir kadındır. Ama aynı zamanda aşk da! Dünya nimetlerini sunan Napoleon, Josephine'i de severek kabul eder.  Napoleon'un toplumsal konumu onu istediği kadına ulaşabilmesini olanaklı kılmaktadır. Kullanmak için karşı çıkmaz da...Napoleon Mısır'da toprak işgal etmekle uğraşmaktadır. Josephine ise bir subayla...Napoleon, Josephine duyduğu güveni çoktan yitirmiştir. Josephine'in ise aşksal güveni ne zaman yitirdiğini bilmek zordur. Evlilik kendini korumaya devam eder ancak aşk ortadan kalkmıştır. Evilik, Napoleon için imparatorluk adına sürdürülmesi ve korunması gereken kurumdur. 
Aslında Napoleon kurduğu sistemin ve kendisinin çıkarı için Josephine'den boşanması gerektiği bilir. Resmi evliliğinden Josephine bir çocuk vermemiştir. Sorun imparatorluk mirası nasıl devam edeceğidir. Bu sorunu gündemine alan Napoleon için vakit erkendir, çünkü geriye haksızlığa uğramış bir kadın bırakmak istemez. Halkın gözünde adaletli bir imparator olmak önemlidir, onun için... 4 Kasım 1804'te yaptığı konuşmada belirtir: ''Hak yerini bulsun diyerektir ki boşanmak istemedim, menfaatim, kurduğum sistemin menfaati yeniden evlenmemi emrediyordu. Fakat şöyle düşündüm: 'Yükseldim diye bir kadıncağızı nasıl kapı dışarı ederim!' Hayır, bu gücümü aşıyordu.'' der
Josephine imparatoriçe olur; fakat ayaklarının altından sahip olduğu güç kaymaya başlar. Doğanın keskin kılıç kanunu her şeyden keskindi.  Napoleon'un aşk sorunlarını başka kadınlar çözebilirdi ama miras sorunlarını çözemez. 15 Aralık 1809'da aile konseyinde boşanma nedeni açıklar: '' Yıllar var ki sevgili eşim İmparatoriçe Josephine'le evlilik hayatımda, çocuklarım olması ümidini kaybetmiş bulunuyorum.
İşte bundan dolayı kalbimde yer eden en güzel duyguları feda edip, yalnızca Devlet menfaatini düşünmeye ve evlilik bağımızın bozulmasını istemeye karar verdim.'' açıklamasında bulunur. Josephine son mektubunda emredici nitelikte ve yılların verdiği şüpheli aşk parodilerini kelimelere dökerek şöyle seslenir: '' Sevgilim, seni gerektiğinden halsiz buldum. Metin davrandın; avunmak için gerekli cesareti de kendinde bulmalısın; benliğini uğursuz melankoliye kaptırmamalısın; memnun görünmeye ve bilhassa benim için çok kıymetli olan sıhhatine özenmeye çalışmalısın. (...) Düşün ki ben öyle istiyorum.''der
Böylece acı çekmeyecektir Napoleon...
Alıntı: Abury, Octave, Napoleon'dan Ölmez Sayfalar, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları

Freud ve Kant İlişkisi

Sigmund Freud, İmmanuel Kant'ı derinlemesine incelemişti ve Kantçı aşkın idealizm teorisini, psikanalitik deneyimin temellerini değerlen...