Anadolu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Anadolu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Eylül 2023 Perşembe

Psikocoğrafya

 

Psikocoğrafya, coğrafi çevrenin, bilinçli olarak düzenlenmiş olsun ya da olmasın, bireylerin duygu ve davranışları üzerindeki kesin yasalarının ve belirli etkilerinin incelenmesidir. Guy Debord

 

Guy Debord’un sözünü ettiği Psikocoğrafya’yı 2021’de Anadolu’da yaşadığım 8 ay gibi kısa bir süre sonrasında keşfettim. 

Bir zamanlar İstanbul’da her şeyi yapmak için arabaya ihtiyaç duymama karşı kişisel bir protestoya yeni başlamıştım kendime ve onun yerine her yere yürüyerek gitmeye başlamıştım. Bu protesto konusunda o kadar ciddiydim ki, eve sadece 20 dakikalık yürüme mesafesindeki bir markete bile araçla gidiliyordu kentte. Orada yaklaşık 8 ay yaşadıktan sonra yeniden İstanbul’a döndüm. İstanbul gibi bir metropolde 20 küsür yıl yaşam kesitinin ayrımını yaşıyordum geri dönüşümde ve bu arada birkaç önemli yol gezisine çıkmış olmama rağmen artık günlük şehir hayatından uzakta kalmak dinginlikti.

 

Otomobil kullanımına karşı yapılan bu gösterinin çevreyi korumak gibi asil bir amacım yoktu, aksine çevreme karşı hissettiğim derin bir altüst oluş duygusuyla başlatılan bir protestoydu.

Dönüşte sanki İstanbul’un büyüklüğü ve ölçeği karşısında birdenbire şaşkına dönmüştüm, kentin kaosunu ruhumdaki ilk kılcal kırılmayı sürdürmeye yetecek kadar görmüştüm. Bir araçla günlük işlerin çeşitli mikro varış noktalarını, aralarındaki görünürdeki yokluklarla ilişkilendiremediğimi fark ettim. Örneğin alışveriş merkezi üzerinden kütüphaneden kafeye gitmek benim için son derece kafa karıştırıcı bir deneyim haline geldi. İstanbul’un bu ara bölgeleri yaşamının tüm tanıdık belirtileriyle doluydu, ancak kendi araçlarıyla etrafımı saran, dünyadan ayrılan ve birbirlerinden kendi araçlarıyla ayrılan ruhlar dışında, bir şekilde yaşayan bir ruhtan yoksun görünüyordu. Boş yüzler ileriye dönük ve sinyal yeşile döndüğü anda bir sonraki trafik ışığına doğru yalpalamaya hazırdı. 

 

Uzak, bakımlı ve onu tasarladığını hayal ettiğim beyinler kadar yabancı fast food restoranları, benzin istasyonları, camiler ve kiliselerle noktalanan her noktası “kültür endüstrisinin” yansıması gibiydi…Benim için ise sinemada izleyicinin başlamasını beklediği filmler gibi benim içinde yeni bir kenti keşfetmek gibi geldi. Ve trafik ışıklarında boşta duran kendi duraklatılmış hayatından, eski zamanların bozkır yerleşimcilerinin sonsuzluk korkusunun, klimalı konforlu araçların 21. yüzyıl sınırlarına sızdığını hissedebiliyordum.

Bu geçiş alanlarının metre (KM) cinsinden gerçek mesafeye göre değil, onları geçmek için geçen süreye göre (yerel olarak) ölçüldüğünü buldum, dolayısıyla trafik ve hava koşullarına bağlı olarak bu seyahat süresi (zaman yolculuğu) açıkça çok fazla değişebilir. Ayak işleri listemdeki her varış noktası, psişik olarak şehrin aynı titrek rüya köşesinde bulunuyordu. Bu varış noktalarını net bir şekilde zihnimde canlandırabiliyordum ama haritada nerede oldukları ve toplu ulaşımla nasıl gidileceği konusunda kesinlikle hiçbir fikrim yoktu.

 

Yer değiştirmeyle kastettiğim buydu ve kendimi yönlendirmenin tek yolunun arabayı tamamen kaybetmek ve evrenimdeki her şeyi yaşadığım yere göre ölçeklendirmek olduğuna karar verdim. Böylece bir sabah önceden planlanmış bir dizi uzun yürüyüşe çıktım.

Freud ve Kant İlişkisi

Sigmund Freud, İmmanuel Kant'ı derinlemesine incelemişti ve Kantçı aşkın idealizm teorisini, psikanalitik deneyimin temellerini değerlen...