6 Ocak Dünya İyilik Günü olarak kutlanan bu önemli günde Kant'ın, ahlak felsefesi bizlere dünyanın içinde nasıl yaşadığımıza ışık tutacağı düşüncesinden yola çıkarak yazmaya çalıştım. Kant on sekizinci yüzyıl Aydınlanma düşünürüdür. Kant,''ÖyIe davran ki, davranışIarın geneI kuraI haIine geIsin'' der. Bu bağlamda Kant'a kulak kesilmek gerekir diye düşüyorum.
Kant ''Aydınlanma,
insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir ergin olmama durumundan kurtulmasıdır.
Bu ergin olmayış durumu ise, insanın kendi aklını bir başkasının kılavuzluğuna
başvurmaksızın kullanamayışıdır. İşte bu ergin olmayışa insan kendi suçu ile
düşmüştür; bunun nedenini de aklın kendisinde değil, fakat aklını başkasının
kılavuzluğu ve yardımı olmaksızın kullanmak kararlılığını ve yürekliliğini
gösteremeyen insanda aramalıdır.
Bireyi, insan
aklını merkeze alan ve insan aklını her şeyin başı sayan anlayışa sahiptir.
Kant, aklın, insanı diğer varlıklardan ayıran temel yetenek olduğunu belirtir.
Bilgi alanından metafizikten kaçınırken, ahlak alanında tam bir
rasyonalisttir; akılda her türlü veriden önce önceden mevcut ilkeler ve yasalar
vardır. İnsanı insan yapan işte bu ahlak donanımıdır, önceden mevcut ilkeler ve
yasalardır ki bunlar sonradan edinilemez.
Kant'ın ahlak teorisi (Aristo'nun
erdem etiği ve faydacı ahlak anlayışı ile beraber) günümüze kadar gelen ahlak
anlayışlarındandır. Ahlak felsefesi, yalnızca mutluluk felsefesi demek olsaydı
onun temel oluşturacak a piori bir ilkeyi araştırmak anlamsız olurdu. Ahlak,
her kişinin özgür olduğu ve akıl sahibi bulunduğu varsayımından hareket eder.
Akıl aracılığı ile insan, kendi algılarını kurallar içinde toplar, bilinç
halinde birleştirir. Böylece duyular evreninin fenomenleri konusunda bilgiye
ulaşır. Ayrıca insan, akli bir varlık olarak ahlaki özgürlüğe ulaşır. Duyuların
ve nedensellik kanunun etkisinden kurtulabilir.
Kant'ın özgürlük anlayışının
temeli de burada belirir. Ahlaki emirler, insanın özel eğilimlerinden değil,
özgür ve akıl sahibi benliğine yönelir. Akıl bize nasıl davranmamız gerektiğini
gösterir. Hatta bu davranışın herhangi bir örneği bulunmasa dahi. İnsan aklı
ile istediğini istemediğinden ayırır, davranışlar arasında seçim yapar. İsteme
ve istememe akılla ilgili olduğu veya aklın müdahalesi içinde bulunduğu zaman
seçim söz konusu olur. Kant'ta ahlak yasaları da bireyin aklından çıkmaktadır.
Kant ahlak felsefesinde bireyci ve rasyonalisttir. Ahlak yasaları, yere,
zamana, göre değişmeyen, aklın ortaklığında evrensellikleri olduğundan ahlak
yasaları evrensel ve mutlaktır. Yani Kant'a göre ahlak yasaları her durumda her
birey için geçerlidir. Her hangi bir koşula bağlı değildir, koşulsuzdur. Kant'ın ahlak anlayışını anlatan temel kavram ''ödev etiği''dir.
Ödev etiği, sonuçlara göre değerlendirilmeyen bir alandır. Çünkü sonuçsalcı yaklaşımda ahlaki davranış dış dünyada yaratacağı sonuca bağımlı ve insan da bu yüzden otonom değilken, Kant etiği insanın pratik olarak tam rasyonel bir varlık olduğu temelinden hareketle özgürlüğü önemsenir. Kant'a göre ''dünyada, hatta dünyanın dışında iyi niyetten başka kayıtsız şartsız iyi sayılabilecek hiçbir şey düşünülemez.'' Kant'a göre, bize bağlı olmayıp bizi bağlayan sonuçlar ne olursa olsun, bireyin niyetinin önemli olması önemlidir.
Bireyin bu niyeti, dışardan gelen baskılar ile belirlenmemiştir, bireyin otonom varlığından gelir. Dışarıdan gelen toplumsal baskılar, yaptırım korkusu gibi baskılar (yasal, dini- manevi, maddi yaptırım gibi) nedeniyle hareket etmek Kant'a göre niyet ahlaken iyi değildir, çünkü otonomi bozulur, eylemimiz dışardan gelen bir güçle belirlenmiş olur ve özgürlüğe zarar verir. Bireyin ahlakı dışarıdan belirlenmişse, bireyin niyeti ahlaki değildir.
İyi
niyet, insanı (bireyi), yardıma muhtaç bulunan başka bir insana, ona karşı
hiçbir sempati, bağlılık ( dini- manevi- sevgi- kan bağı gibi) duymasa dahi
ödevi ödev olarak yapma ilkesi dolayısıyla yardıma götürür. Belli bir
sonuca ulaşmak için belli bir şekilde davranması, ya da salt başarıya ulaşmak
için belli davranış biçimi benimsemesi yeterli değildir. Ödev etiği, rasyonel
olmayı, otonom ve iyi irade sahibi olmasını bireyin ahlak yasalarında kendi
koymasını ister. Kant,'' İnsanlar ışığı görmez, ışıkla görür''der. Kısaca
ahlak etiği, göreni, görmeyen ile eşitleyen tek şey kendi içimizdeki karanlık
dünyadır.