18 Eylül 2023 Pazartesi

EŞZAMANLILIK

 

Carl Gustav Jung “Nedensel olmayan birlikteliğin ilkesi olarak eşzamanlılık (Synchronizita ve diğerleri akausaler Zusammenhaenge 1952)” adlı çalışmasında “eşzamanlılık” ya da “eşzamanlama” kavramını şu şekilde anlaşılmıştır.

v Jung, modern fiziğin yaptığı çok sayıda keşif sonucunda eşzamanlılık kavramının doğa yasalarının mutlak geçerliliğini paramparça ederek onları göreceli hale getirdiğine ve aynı zamanda felsefi bir kavram olarak “nedensellik” kavramının ortaya çıktığına inanıyordu. Doğa kanunları ilkesi göreceli hale getirildi ve bunun yalnızca istatistiksel olarak geçerli olduğunu kanıtlayarak, “tesadüf” alanını ve bu nedensel olmayan olayı açıklayan bir ilke olarak “eşzamanlılık” ilkesinin varlığını ileri sürdü.

v Bu “eşzamanlılık” bir tür eşzamanlılıktır, yani “zaman ve mekâna göre zihinsel” olarak koşullandırılmış bir göreliliktir (hem zamansal hem de mekânsal olarak biri ya da diğeri neden olur. “Anlamlı tesadüf” terimi anlayamadığımız olguları nesnel bir ilişki olarak değil, nedensellik açısından açıklayan bir ilke olarak adlandırılmak üzere kullanılır.

v “Eşzamanlılık” esasen anlamlı olan ancak nedensel olarak bağlantılı olmayan iki olayın eşzamanlı olarak ortaya çıkmasına dayanmaktadır, dolayısıyla basitçe iki olayın aynı anda meydana geldiği anlamına gelir. Eşzamanlılığın aksine benzer bir anlam, yani özel bir anlamı var. Bu nedenle “eşzamanlılık”, belirli bir zihinsel durumun, deneğin mevcut durumuna derinlemesine karşılık geliyor gibi görünen bir veya daha fazla dış olayla eş zamanlı olarak ortaya çıkması anlamına gelir.

(4) Eşzamanlılık, halihazırda bilinen (zorunlu ancak mutlak olmayan) üç “uzay, zaman ve nedensellik” faktörüne dördüncü olarak eklenmesi gereken entelektüel açıdan gerekli bir ilkeyi varsayar. Yani, “nedenleri entelektüel açıdan bile ele alınamayan olayların” açıklamalarının artık tamamen tesadüf olarak kabul edilmemesi, nedensel bir açıklamanın bulunmaması nedeniyle anlamlı bir ardışıklık olarak değerlendirilmesi prensiptir.

v “Eşzamanlılık” aşağıdaki üç türde ortaya çıkar.

a)    Eş zamanlı olarak gerçekleştiği algılanan nesnel süreçlere karşılık gelen belirli zihinsel içeriklerin tesadüfü.

b)    Görüşlerin (rüyalar, vizyonlar) eşlik ettiği öznel zihinsel durumların tesadüfü, bunlar uzak da olsa, az ya da çok eşzamanlı, az ya da çok “eşzamanlı” meydana gelen nesnel olayların güvenilir örnekleridir. Daha sonra bir refleks olduğu ortaya çıkan bir şey.

Algılanan olayın gelecekte meydana gelmesi dışında vs. ile aynıdır, ancak bu olayla olan örtüşme yalnızca şimdiki zamandaki bir yanılsama ile temsil edilebilir.

 

Basitçe Eş Zamanlama nedir?

Eş zamanlama terimini Carl Gustav Jung tarafından tanımlanmıştır. Jung bunu “anlamla bağlı ancak akla bağlı iki olayın eşzamanlılığı”na atıfta bulunmak için kullandı. Bu hepimizin yaptığı bir fenomen deneyimlidir. Eş zamanlama için birkaç örnek vermek gerekir.

- Uzun zamandır görmediğiniz birini hatırlarsınız ve kısa bir süre sonra onunla karşılaşırsınız.

- Bir ülkeyi düşünüyorsunuz ve kısa bir süre sonra bu ülkeden bir yerliyle tanışıyorsunuz.

- Kafanızda bir şüphe var ve aniden onu temizleyecek (şüpheye yönelik) bir kitap buluyorsun.

İnsan düşünce konseptinde neden-sonuç yasasını düşünmeye alışkındır, yani her şeyin bir nedeni vardır, her etki bir amaç uğruna gerçekleşmektedir.

Ama bu “senkronize” gerçekler nasıl gerçekleşiyor?

Son zamanlarda “çekicilik” ve “görselleştirme” konsepti moda oldu, eski fenomenler için yeni isimleri şöyle açıklayabiliriz:

Attraction Yasası Jung’un 1952’de “Synchronizität als Prinzip” adlı makalede “Cazibe Yasası” olarak adlandırdığı şey olduğunu söyleyebilir miyiz?

O zaman kendi kendime cevap veriyorum:

Muhtemelen hepimiz zamanlama deneyimi yaşadık. Ama bu fenomen hakkındaki düşündüğüm şey öncelikle bu fenomeni yorumlamayı öğrenmeliyiz. Eş zamanlama fenomeni tesadüfen gerçekleşmez, o yüzden anlamını aramalıyız.

Sosyal ağlar Jung hakkındaki Pauli etkisi hakkında makalelerle dolu. Sizi bu fenomeni araştırmaya ve deneyimlerinizi paylaşmaya davet ediyorum

Sizin veya çevrenizdeki kişilerin gerçekleştiği, birçok kişinin benzer durumların yaşadığını göreceksiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Freud ve Kant İlişkisi

Sigmund Freud, İmmanuel Kant'ı derinlemesine incelemişti ve Kantçı aşkın idealizm teorisini, psikanalitik deneyimin temellerini değerlen...