Felsefeye
ruh katan sorgularıyla bizi iğneleyen filozofa bu haftayı Nietzsche'ye
ayırmasam olmazdı! Çünkü o bir yaşam filozofudur. Yaşam devam ediyor. Ve bu
devinim hiç bitmeyecek. Hareket halindeki, kendi devinime önem verir.
NİETZSCHE'NİN felsefesinin merkezini oluşturan şey, kişinin coşkun enerjisini
sömüren her türlü öğretinin, toplumsal olarak ne kadar geçerli olursa olsun
sorgulanarak ''hayatın evetlenmesi''dir.
Nietszche, felsefesi bir varoluş estetiği önerir; bu estetik çoğu zaman haksız bir şekilde, yetenekli ancak tutarlılığı olmayan şiirsel oyun olarak yorumlanır ama tutarlılığı olan ne yaşam olabilir ki... Yaşamın tutarlılığı yok. Felsefesini sistematik şekilde değil, aforizmalar şeklinde kaleme alır. Buna rağmen tutum ve çizgisini daima korur.

''Kolay yaşamak istiyor musun? Sürüde kal ve sürü sevgisi uğruna kendini unut! Kişiyi değil de sürüyü bir amaç haline getirmek, insanoğlunun en büyük hatasıdır. Sürü bir araçtır, başka bir şey değil.'' der
Evet.
Eğer aşırı davranışlarımızı vasat davranışların alışkanlığına ve önemsiz
olanları da korkuya dayandırır-sak, ''sürü'' içinde nadiren hata yaparız.
Kabullenişler başlar.
''Oysa
şimdilerde sürü tek bir kişiymiş gibi sunularak ona insandan daha yüksek
değer vermek isteniyor. Kişiyi yaşamdan silen hata yetmiyormuş gibi, bir de
bizi sürü haline sokan toplumsal mekanizmalarla sempatiyi en değerli kutsal bir
şeymiş gibi değerlendirmemiz bekleniyor. İşte insanı aşağılayan ve
kötürümleştiren köle ahlakı budur.''
Ahlak toplumları ayakta tutan en keskin söylev olmasına karşın, ahlakın karşıtlığı suç ve ceza olarak algılatılır. İşte burada toplum düzeninde iyiler ve kötüler devreye girer. Sürü olabilmek için iyi ya da kötü insanların ahlak-sallığı üzerine suç veya ödül kısmını seçeriz; seçtirilir-iz. Şayet ödül ve ceza ortadan kalkmış olsa, bizleri belli eylemlerden uzaklaştıran ya da yönlendiren ne olabilirdi?
Ceza ve ödül, suçlama ve övgü, kibirden kolayca etkilenerek işleniyor. Çünkü cezalandırılan biri cezayı hak etmez. İnsanları ''sürüyü'' belli eylemlerden alıkoymak için cezalandırılır. Bu şekilde toplumları kontrol etmek kolaylaşır. Cezayı alan kişi kötü ve kendinin ne denli iyi olduğunu düşünerek iyiliğin övgüsünü sunar, kendi benliğine.
''Biz arzulanana değil arzulamanın kendisine aşığızdır''der. Ahlaka mı aşığız? Ahlaklı algılanmaya mı? Ahlaklı olmaya mı? Oysa, '' Bilge insan, insanları iyi davrandı diye ödüllendirmez.''der Nietzche.
Dipnot:
Nietzche, ''en büyük psikoloğunun Dostoyevski olduğunu söyler ve Stendhal'den
de büyük'' der.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder