Jacques Vache, yazı yazmış, ancak edebi olarak roman, hikaye gibi yazın kaleme almamıştır. Hiç yapıt vermemiştir. Sanat dünyasında intiharı Bartleby’lerin ret biçimlerinden ayrı
bir yerde değerlendirmek gerekse de Vaché’ye bir parantez açmak gerekiyor.
Jacques Vaché, Breton’un "En çok ona borçluyum." dediği kişiydi. "Sanat
aptallıktır" dedi ve intihar etti.
Vaché’yi bir Bartleby yapan, intiharı değil,
sanatı aptallık olarak gören derin ret duygusudur.
Kral Übü’nün haşmetli göbeğiyle Fransız
kamuoyu önünde ilk kez arz-ı endam edişinden bir yıl önce 1895 yılında doğar Jacques
Vaché. Vaché
hakkında epeyce yazılıp çizilmesine rağmen, hayatı hakkındaki bilgiler kısa yaşamı nedeniyle fazla da değildir.
Lorient’te (Fransa'nın kuzey-batı bölgesinde yerleşim yeri)doğar, dört çocuklu ailenin en küçüğüdür, babası deniz
topçu albayıdır; çocukluğunun ilk yıllarını Hindiçin’de (Vietnam) geçirir.
Babası 1912’de ordudan ayrılınca aile Nantes’a taşınır ve Jacques orada lisede
okurken yakın arkadaş olduğu Jean Bellemère (daha sonra Jean Sarment takma
adıyla yazılar yazacaktır), Pierre Bissérié ve Eugène Hublet’le edebiyat eleştirisi
dergileri çıkarır. 1913’te École des Beaux-Arts’a girerek ressam
Luc-Olivier’nin öğrencisi olur, 1914'de orduya çağrılınca okulu bırakmak
zorunda kalır. Aldığı yara yüzünden bir dönem askerî hastanede kaldıktan sonra
cepheye döndüğünde İngiliz birlikleri için tercümanlık yapar.
Sanat öğrencisi olduğu yıllarda Vaché, Jarry’nin hicvî ve
mistik yazılarının çoğunu okumuş, ve zaman zaman Jarry’nin sakar ve burnu büyük
anti-kahramanı Übü’ye de öykünmüştür. Genç André Breton 1916’da Nantes’ta bir
hastanede Vaché’yle tanıştığında (Vaché aldığı bir
yara nedeniyle tedavi görmektedir), Jarry’ye duydukları ortak hayranlığı
keşfederler. Breton, Vache'nin kıvrak zekasına ve isyankar karakterine hayran olur. Bu tanışma her iki tarafıda derinden etkileyen bir dostluğa dönüşür.
Vache iyileşip cepheye döndüğünde bile Breton ile bağlantısını kesmez. Ona mektuplar yazar. Breton ile yoğun görüştüğü o ilk günler Breton aracılığıyla tanıştığı Lois Aragon'a, Tehodore Fraenkel'e savaşın insanın duygularını nasıl yerle bir ettiğini ve niçin, kimin uğruna savaştığını hiç anlamadığına dair mektuplar kaleme alır. Dört mektup Fraenkel'e, bir mektup Aragon'a, on tane mektup da Breton'a olmak üzere on beş mektup kaleme alır.
Savaş sırasında hekim olarak görev yapan Breton, Vaché’nin Übü’yü
hatırlatan tuhaf davranışları ve değişik kıyafetlere bürünme merakını ise şöyle kaleme alır: “Bazen değişik üniformalar giyerek Nantes sokaklarında
dolaşırdı: kâh süvari, kâh pilot, kâh hekim olurdu. Yanınızdan geçecek olsa,
sizi tamamen görmezden gelir ve arkasına bile bakmadan yoluna devam ederdi.”
20. yüzyılın sanat adamı olarak, Vaché dünyanın gerçekliğini bir oyun gibi algılar; onun
için her şey tarz meselesinden ibarettir. Durmadan büyük dümenler çevirme
hayalleri kurar; kendini sahte isimlerle tanıtmak, kılıktan kılığa girmek,
kendi uydurduğu hayat hikâyeleri gibi muziplikler de yapar. Vaché aynı
zamanda bir Anglofil’dir, savaş, köhne bir dünya düzenine bağlı kalmak için umutsuzca
çırpınan eski dünyanın riyakarlığını
gözler önüne sermiştir.
Dünyanın riyakarlığını oyundan ibaret olarak izlek düşen Vache, düşüncelerini şu satırlara sığdırır:"Rüyamda devamlı kırmızı bir gömlek, kırmızı bir
fular ve botlarla görüyorum kendimi. Çinli bir topluluğun üyesi ama aynı
zamanda Avustralyalı bir ajanım."
Breton, yeni tanıştığı bu nevi şahsına münhasır
dostunu, Dadacı etkinliklere katılan bir ordu hekimi olan arkadaşı Théodore
Fraenkel’le ve çocukluk arkadaşı Louis Aragon’la tanıştırır heyecanla. Vaché’ye
yeni yazar ve sanatçı kuşağının ve Fransız avangardının eserlerini de tanıtır,
daha sonradan da itiraf edeceği gibi
Vaché bunlardan pek de etkilenmiş görünmez. Fakat Breton’un üstelemesiyle,
ikisi birçok eser üzerinde birlikte çalışır: bir oyun, bir film, tahta oymalar
ve Breton’un şiirlerine eşlik edecek çizimlerdir.
Vaché’nin
savaş mektuplarında, son kararı da göz-önüne alınınca, savaşta bile oyun
oynayan, ama savaşın ötesini berisini de pek bilmeyen bu kayıtsız askerin
kendini ne kadar "lüzumsuz" hissettiğini anlarız. Hayatın kendisi, kaosla,
kargaşayla, kanla biçimlendiren ve sonunda sorulmamış ve cevapsız kalmaya mahkûmiyet içinde “Neden?” sorusuna götüren bir oyundur onun için adeta...
Vaché’nin bu soruya verdiği
karşılık ‘umour’dur: hayata karşı kendi kayıtsızlığını ve geleceğe dair,
intiharı da içeren bir cevabı tarif etmek için uydurduğu bir kelimedir de bu. Onun tavrı, Batı Cephesinde Yeni Bir şey Yok romanının yazarı Erich Maria
Remarque’in, savaş sırasında cepheden haber veren gazetelerde bahsedilen
“neşeli halet-i ruhiye” konusundaki yorumlarından da farklıdır. "Gazetelerde
anlattıklarının hepsi zırva," diye yazar Remarque, "birliklerin ne kadar neşeli
bir halet-i ruhiye içinde olduğu, cepheye gitmeden hemen önce danslar
düzenledikleri… Biz neşemiz yerinde olduğu için yapmıyoruz bunları, aksi halde
paramparça olacağımız için neşeli bir ruh halinde içindeyiz."
Vaché ise vatanseverliğin her türlüsünden tiksinir. Breton onun mektuplarına
Savaş Mektupları adını vermiş, Vaché de sürekli bu “savaştaki oyun” hakkında
yazmıştır; ordu içindeki farklı rütbeleri temsil eden üniformalar giyer bu oyun
sayesinde: asker, havacı, tercüman olur, bazen de sırf eğlenmek için İngiliz ya
da ABD birliklerinin arasına karışır.
Mektuplarındaki
önemli sembollerden biri 'beyinsizleştirme makinesi'dir, sürrealistlere esin
kaynağı olmuş oyun yazarı Alfred Jarry’nin eserlerinden devşirdiği bir ifadedir
bu. Chicago Sürrealist Grup mensubu, şair Franklin Rosemont bunu şöyle açıklar: "insanları kendi adlarına düşünme ve hayal kurma yetisinden mahrum bırakan bu
meşum aygıtta, Jarry –ve ondan sonra Vaché– modern teknolojinin en yıkıcı
yönünün korkunç bir simgesini görürler." Chicago Sürrealist Grup’la yakın
ilişki içinde olan Herbert Marcuse, bunu 'tekboyutlu insan' diye adlandırır;
Rosemont’la Paris’te tanışmış ve Vaché hayranı olan Guy Debord ise 'gösteri
toplumu' olarak niteler. Jacques Vaché içinse, ‘umour ile beyinsizleştirme makinesi
sürekli çarpışır." ifadesini kullanır, Richard
Burke.
"Beyisizleştirme makinası olarak gördüğü dünyaya ayrılık cümlesini şu ifadesiyle belirginleştirir:"Şüphesiz ki bir yanıt beklemeye
başladım bile, sevgili arkadaşım, hiçbir önemi olmayan bu tutarsızlık içinde
benim hatırama inanmanızı istiyorum."
İntiharından iki yıl önce 1917'de, "Bu kadar genç ölmek utanç verici,"diye yazar Jacques Vaché.
'Henüz çok gencim Fernando, yaşamak isyemiyorum!'
Vaché Nantes'da bir otel odasında yapayalnızken aklının bir yıldız
gibi parıldadığı bir an en sevdiği üç arkadaşını aramak ister. Onları
arayacaktır ve birlikte olmak, içindeki savaşın açtığı derin yara izlerini
unutmak icin onlarla bir kahve içmek, söyleşmek arzusundadır. Vaché'nin derin
kederini bilen dostları onu böyle bir günde yalnız
bırakmayacaktır elbette... Hemen Vaché'nin yalnız yaşadığı otel odasına
gelirler. Vaché'nin yüzü gülmektedir; hatta neredeyse yüzü, gözleri ışıl ışıl
parlamaktadır. Şaşkınlıklarını belli etmek istemez dostları; ne de olsa
karamsarlığın prensi Vaché'nin o hüzünlü yüzü gülmektedir... Nedeni ne olursa
olsun...
Beklenmeyen bir soruyla Vaché: "Nasıl, kahveleri beğendiniz mi
dostlarım?"der. Önce anlamazlar bu soruyu, saçma hatta tuhaf bulurlar.
Kahve işte, ne olacaktı ki? Vaché, tekrar aynı soruyu sorar: "Beğendiniz mi?"
Kırık dökük cevaplar. "İyi" derler. Vaché: "Beğendiğinize çok
sevindim. Çünkü hiç olmazsa giderken mutlu olmanızı istedim dostlarım. Madem bu
dünya pis bir savaşın elinde, erdemlerinin kanını içerek yaşıyor ve madem siz
de benim gibi düşünüyorsunuz, sevgili dostlarım sizi bu pis yerde bırakmak
istemedim. Kahvelerinize zehir kattım. Hep birlikte kurtuluyoruz bu dünyadan.
Uzun ve aynı tınıda öten bir siren sesi duyar gibi oldunuz mu?"son sözleri ile ayrılır dünyadan.
Vaché 1919 günü, zavallı bir otel odasında ve henüz 24
yaşındayken üç çok sevdiği dostunu da yanında götürmek kaydıyla bu dünyayı terk
eder.
Vaché'nin intiharından hemen sonra, Breton onun yazdığı
on beş mektubu 'savaş mektuplar' adıyla yayınlar. Yaşamının tümünü bir sanat
yapıtına dönüştürerek ve ölümüyle efsane olmuştur Vaché.
Kaynakça: Jacques Rigaut, Arthur Cravan, sanat ve
intihar, Dört Dada İntiharı, Apollinaire, Jacques Vaché, Sürrealizm 1924-2014,
Breton
Savaş Mektpları, Jacques Vache, Kült Yayınları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder